140journos Antalya,Isparta,Burdur’da

140journos
9 min readOct 30, 2015

Anadolu’nun konuşulurluğunu arttırmak, gündemini yansıtmak, İstanbul’dan çıkmış bir hareketin başarıya dönüştürmek istediği motivasyonları için önemli bir aşama. Günlük akışta ortaya koyduğumuz haberlerin İstanbul merkezli kalmaması için hem sosyal medyada özenli içerik takibi yapmak durumundayız; hem de diğer kentlerde temaslarda bulunup atölyeler düzenlemek, eğitimler vermek, yerel aktörlerle görüşmeler yapmak gerekiyor. Bu vesileyle 2015, “Hadi gidelim” dediğimiz Anadolu kentlerine yolculuklarla dolu. Yaptığımız yolculuklardan Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Rize, Trabzon ve Tunceli’de edindiğimiz izlenimleri Medium akışına taşımıştık. Bu sefer de Burdur, Isparta ve Antalya’dayız. P24 koordinatörlüğünde gezdiğimiz bu 3 kentte hem Türkiye genelindeki siyasi hareketliliği hem de bunun yerellere yansımasını takip ettik.

Editörün Notu: 140journos’un Medium hesabı üzerinde yayımlanan fikir yazıları, fotoğraf öyküleri ve farklı medyalarla yaratılan anlatılar, yazarların tasarrufunda olup ele alınan konulara farklı perspektiflerle bağlamsallık kazandırmak amacıyla yayımlanır ve 140journos’un kurumsal görüşünü yansıtmak mecburiyetinde değildir.

Burdur: “1 Kasım’da Tek Başına İktidar İçin +1 Vekil Hesabı”

1 Kasım seçimleri öncesi gittiğimiz Burdur’da, Türkiye’nin geri kalanında ne kadar seçim havası varsa, o kadar seçim gündemi var. Ancak Burdur, bir yönüyle pek çok ilden ayrılıyor. Kentin ismi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 7 Haziran seçimlerinde +1 milletvekili fazla çıkartmayı “kılpayı” kaçırdığı şeçim bölgeleri arasında sayılıyor.

Türkiye’nin son 4 ayında, hükümet düzeyinde artan milliyetçi söylemler ve güvenlik politikaları, kritik bölgelerdeki milletvekili yarışının sonucunu belirlemekte etkin olacak denebilir. Türkiye genelinde CHP ve HDP seçmeninden AK Parti’ye bir geçişin olmayacağı öngörülürse, seçimin kaderini Burdur gibi “kılpayı kaçırılan” illerdeki milliyetçi tabanının yönelimi belirleyecek denebilir. Kritik yerellerde MHP ile rekabette öne geçilip, birer milletvekili daha çıkartmak, 1 Kasım sonrasında mecliste AK Parti’ye tek başına hükümet kuracak çoğunluk demek oluyor.

İlk gün durağımız Çeltik ilçesi. Burada Ak Parti Burdur 1. sıra adayı Bayram Özçelik ile görüşüyoruz.

Burdur ve Isparta gibi yereller, Anadolu’daki diğer milliyetçi- muhafazakar/sağ karakteristikli illerden farklı olarak, CHP’nin de, genelde Merkez’den gelen oylarla olmak üzere, 1’er milletvekili çıkarttığı ve koruduğu noktalar. AK Parti’nin 70 binden ve CHP’nin 45 binden fazla oy aldığı Burdur’da MHP de 40 bine yakın bir sayıda oy aldı ve her üç parti de 7 Haziran’da meclise birer milletvekili gönderdi. MHP’nin aldığı oy sayısındaki birkaç binlik bir düşüş, beraberinde AK Parti’nin kentten 2 milletvekili çıkarmasını sağlayacak. Kentteki politikalar da bunun üzerine kurulmuş durumda. Bilhassa AKP ve MHP, oy alacaklarını düşündükleri Burdur’un Bucak ilçesi üzerinden kilit 1 milletvekili yarışı içerisinde.

“20 Temmuz’a kadar ortada bir hükümet kurulamamış. Kurulamayınca Türkiye’nin zayıf kalmasını isteyen güçler düğmeye basıp üst akıl olarak 3 tane terör örgütüne saldırı yaptırdılar: DAEŞ, DHKP-C, PKK” — Bayram Özçelik

Bucak ilçesi, 46 bin dolayında seçmen ile Merkez’den sonra en çok seçmene sahip olan ve mikromilliyetçiliğin de etkili olduğu bir bölge yani adayların Bucaklı olup olmadığı seçmenin kararında belirleyici bir etken. AK Parti’de adaylıkta 1. Ssrada yer alan ve daha önce üç (22., 23. ve 24.) dönem Burdur milletvekilliği yapan Bayram Özçelik “Bucak halkının genelde kanaati şudur: İktidar partisine kesinlikle milletvekili göndermek ister. Daha fazla yatırım, hizmet gelmesi için öyle bir kanat vardır.” diyerek durumu açıklıyor. AK Parti’nin mevcut (25. Dönem TBMM) Burdur milletvekili emekli savcı, Bucak doğumlu Reşat Petek, 7 Haziran’da 1.sırada aday olmasına rağmen bu sefer 2. sıraya alınmış. Reşat Petek’i Türkiye kamuoyu, 28 Şubat döneminde Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı iken başörtülü öğrencilerin üniversiteye alınmaması üzerine açtığı dava ile ve sonraki yıllarda, televizyon ekranlarında Ergenekon ve Balyoz davalarını savunurken tanıdı.

Yerel dengeler AK Parti’deki sıra değişiminde etkili olduğu gibi, Özçelik’e göre MHP için de etkili: “MHP 1. sıra adayı da Bucaklı. Hatta daha önce MHP Gölhisarlı 1. sıra profesör bir aday arkadaş varken bizim sıralamamızdan dolayı kendi aday sıralamasını değiştirdi, bire Bucaklı birini getirdi.”

Burdur’da 2. durağımız CHP Milletvekili Mehmet Göker oluyor.

“Muhalefetteyken petrole zam yapan tek parti CHP diye muhalefet geliştiriyorlar. 2. 26 iken dolar, 1.5 ise şimdi geldi dolar 2.90lara, 3’lere. Yani bunun bir maliyet artışı ve fiyata yansıması gerekiyor.” — Mehmet Göker

Görüştüğümüz CHP 1. sıra adayı ve mevcut milletvekili Dr. Mehmet Göker, bu Anadolu kentinde gözlemledikleri sorunları anlatıyor: “Taşımalı eğitim, tarım ve hayvancılığın profesyonel olarak yapılamaması, kentin başlıca ürettiği ürün olan sütün para etmemesi ve şehrin çevresindeki kentlere özellikle genç nüfusu göç vermesi” ve ekliyor: Isparta, Süleyman Demirel’in etkisiyle, Antalya turizmle, Denizli sanayi ve Afyon kaplıcalarla gelişti. Burdur’da üniversitenin kent içinden uzak olması, tren yolunun kapatılması ve yurtdışından gelenlere yönelik bedelli askerlik uygulamasının 2011’de kaldırılmasıyla kent ekonomisinin zarar gördüğünü vurgulayan CHP’li Göker, Bucak’taki mermercilik faaliyetleriyle ilçedeki durumun Burdur genelinden daha iyi olduğunu söylüyor.

Süleyman Demirel’in memleketi Isparta

Burdur’un ardından Isparta’dayız. Kentte görüştüğümüz Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Şevket Karahan, Isparta için Burdur’a benzer sorun tespitlerinde bulunuyor: “Tren yollarının iptali ve hızlı trenin kente gelmemesi, sanayi ve gül yağı teşviki gelmemesi, fabrikaların yetersizliği, işsizlik ve iş için Afyon’a gidiş, Şevket Demirel’in bankalardaki geliri nedeniyle kentin tümünün milli gelirinin yüksek sayılmasıyla geliştirilen politikalar, çift şeride geçirilmeyen ve bu nedenle turizm açısından yararlanılamayan yollar.”

Meral Akşener Tartışmaları

Isparta’da görüştüğümüz Şevket Karahan ve Burdur’da CHP adayı Mehmet Göker, MHP’de Meral Akşener’le beraber bir değişim olacağı iddiasında. CHP’li Göker, MHP’li adaylara seçim çalışmalarında Meral Akşener’in neden aday gösterilmediğinin sıkça sorulduğunu vurgularken, Şevket Karahan da, Meral Akşener’in MHP içinde bir alternatif hareket başlatması halinde, bölgedeki bazı teşkilatların arkasında duracağı görüşünde. Karahan, bu durumu Akşener’in adının temiz siyaset ile anılması ve Akşener’de, bir liderde aranan özelliklere sahip olunması olarak gerekçelendiriyor.

Isparta’ya gittiğimizde, koalisyonun parti il binaları nezninde çoktan kurulduğunu görüyoruz.

7 Haziran’da Ak Parti’nin 2, MHP ve CHP’nin 1’er milletvekili çıkardığı Isparta’da sonuçların değişmeyeceği öngörüsü var. Biz de Isparta’da çokca vakit kaybetmeyip önceki gün yoğun programından dolayı görüşemediğimiz MHP Burdur milletvekili Alparslan Dursun için Burdur’a geri dönüyoruz.

MHP’li Dursun, geçmişindeki Bucak İlçe Başkanlığı nedeniyle de bölgede iyi tanınıyor.

Dursun, Akşener’in kendilerine sorulduğunu doğruluyor ama bunun çoğunlukla ilk zamanlarda sorulduğunu söylüyor ve ekliyor: “Sadece soruyorlardı, Meral Hanım rakip oldu için mi aday gösterilmedi, diye. Her şeye ragmen MHP’liyim, MHP’ye oy vereceğim, diyorlardı.” Dursun, bu sorunun gündemde tutulmasının algı operasyonu olduğunu vurguluyor: “MHP tabanından oy çalmak için kurulan siyasetlerden birisi.”

Burdur’da görüştüğümüz MHP ve CHP adayları, geçici hükümette bağımsız olarak çalışan bakanların bölgeye gelerek AKP lehine propaganda yaptıklarından da şikayetçi. Adaylara göre, bu durum AKP’nin bölgeye bakan göndermek seçimi lehine çevirmek için takip ettiği stratejilerden birisi.

Deniz Baykal’ın memleketi Antalya

Hem Burdur’da hem Antalya’da görüştüğümüz MHP adayları, kamuoyunda partilerinin “hayır” demekle anıldığı olaylara açıklık getirmeye çalışıyor. HDP’ye yönelik tavrın PKK’ya terör örgütü diyememelerinden olduğunu vurguluyorlar, meclis başkanlığı seçimlerinde, ortak cumhurbaşkanı adayları Ekmeleddin İhsanoğlu’nu desteklemeyen CHP’nin sorumlu olduğunu söylüyorlar ve parti olarak da kendilerine koalisyon teklifi getirilmediğini vurguluyorlar. MHP’liler, Antalyalı Deniz Baykal’ı da seçim sonrası Erdoğan’la görüşmesi itibariyle eleştiriliyorlar ve meclis başkanlığı için ona oy vermemelerinin gerekçelerinden biri olarak sunuyorlar.

“AKP seçim istemedi. Seçimi isteyen tek bir kişi var: Recep Tayyip Erdoğan” — Mehmet Günal

MHP Antalya Milletvekili ve mevcut 1. sıra adayı Mehmet Günal, partilerinin hayırcı olduğuna dair bir algı yönetimi olduğunu ifade ederken, Davutoğlu’nun CHP ile de MHP ile de koalisyon kurma niyetinin olmadığını, bunun da Erdoğan baskısı ile ilişkili olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “MHP kurmadı, MHP yapmadı algısı, şu anda oyunu MHP’nin üstüne kurduğu, MHP’nin üstüne almak istediği için, kaybettiği yerlerde daha çok milliyetçi muhafazakar seçmenden kaybettiği için…”

MHP milletvekili Mehmet Günal iktisat alanında uzmanlaşmış ve mecliste de Plan Bütçe Komisyonu’na üye.

AK Parti oy kazanacak mı sorusuna Antalya Milletvekili Günal’ın cevabı “Vatandaş niye bunlara dönsün? Pozitif iyileşme yok seçmenin tepki gösterdiği konularda. Yolsuzluk çözülmemişken ve terör kötüye giderken nasıl olacak?” oluyor.

MHP milletvekili, 1 Kasım’da da koalisyon kurulamazsa bu sefer AK Parti içerisinden olabilecek ayrılıklarla mecliste 5. bir partinin ortaya çıkacağı öngörüsünde.

Mehmet Günal, “Tayyip Erdoğan’a kızıp HDP’ye oy veren ortalama vatandaşlarımız da var. Ömründe HDP’ye oy vermeyecek insanlar Tayyip Erdoğan’a tepkisi yüzünden HDP’ye oy verdi. Bir ideolojik yaklaşıma bağlı olmadan, pragmatik şekilde oy verdiler. Potansiyel olarak MHP’ye, CHP’ye oy verebilecek seçmen MHP,CHP nasıl olsa oy alıyor diye HDP’ye verdi ama şimdi onların bir kısmı pişman.” saptamasında bulunuyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki HDP oy oranları üzerine de “Ne kadarı korkudan, ne kadarı samimi?” sorusunu soruyor ve konuşmasının devamında çatışma ortamı ile“çözüm süreci”ni değerlendiriyor: “Sen korucu aşiretlerinin öldürülmesine izin verilsen, senin askerin, polisin, jandarman dahi orada duramazsa vatandaş ne yapacak? Sen bizi neden eve almadın diye infaz ediliyor vatandaş. Ondan korkan adam, nasıl karşı çıksın? Siz devletin otoritesini sarsarsanız, alan hakimiyetini bunlarla kavga etmeyelim diye buraya verirseniz, Valilere aman ellemeyin, barış süreci zarar görür derseniz, asker çalışmazsa, kışlanda karakolunda otur dersen o vatandaş kime güvenecek arkadaşlar? Vatandaş gariban. Jandarma, polisin giremediği alanda vatandaş kime güvenecek? Vatandaşı PKK’nın insiyatifine bırakmaktan kurtarmak lazım.” Seçim barajı konusunda da açıklamalarda bulunan MHP’li Günal, “Ana akımları temsil edecek belli bir seviyede olmasında sorun yok.” açıklamasında bulunuyor.

7 Haziran’da MHP’nin kentte çıkardığı milletvekili sayısı 3. Burdur ve Isparta’nın aksine HDP, Antalya’da 1 milletvekili çıkartmış durumda, AK Parti ve CHP ise 5'er milletvekili ile kenti meclise taşıyor.

Antalya HDP Milletvekili Saruhan Oluç, daha öncesinde ÖDP ve EDP’de siyaset yapmıştı.

Antalya’da görüştüğümüz HDP milletvekili ve mevcut aday Saruhan Oluç, HDP’nin iki tür iddiayla karşı karşıya olduğunu söylüyor: “Bu iki iddiayı dile getirenler yani Kandil HDP’den memnun değil diyenler ve HDP silah baskısıyla oy topluyor diyenler aynı insanlar.Bunu söyleyenler kendi çelişkilerini çözsünler. İstanbul’da 1 milyon oyu nerede silah baskısı yapıp aldık? Kandil HDP’den memnun değil mi sorusuna gelirsek; olmayabilir, olması da gerekmiyor. HDP demokratik siyaset yapan bir partidir, Kandil ise başka bir mücadele anlayışına sahiptir. Bizden memnun olmaması, eleştirmesi gayet normaldir. Bizden memnun olmasını zaten doğal bulmayız.”

Demokratik Özerklik ve Başkanlık Tartışmaları

Saruhan Oruç, partilerinin demokratik özerklik konusuna bakışını şu şekilde açıklıyor: “Sadece Türkiye’nin bir bölgesi için değil, bütün Türkiye için, yerinden ve yerelden yönetimi güçlendirmektir. Bu şu anlama gelir: Birincisi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve demokratikleşmesi demektir. Türkiye’de yerel yönetimler üzerinde merkezi bir vesayet vardır. Anayasa maddesi gereğince bu böyledir. Antalya’nın bir ilçesinde yerel yönetim bir şey yapmak istiyorsa Ankara’dan izin almak zorundadır. Biz yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesini ve bunu tüm Türkiye için hedefliyoruz. İkincisi, Türkiye’de merkezi idarenin elindeki bazı yetkilerin yerele devredilmesini istiyoruz: Eğitim, sağlık, bayındırlık, turizm, aşayiş gibi bir çok alandaki yetkinin dünyanın diğer demokratik ülkelerinde olduğu gibi yerel yönetimlere devredilmesini istiyoruz, yine bu da tüm Türkiye için geçerlidir. Yerelde mali özerklik istiyoruz. Şu anda yerel yönetimler sadece emlak vergisi toplayabiliyor.Merkez beğenmediği, kendisinden olmayan yerel yönetimlere kaynak aktarmaz Türkiye’de. Küçük bir belediye iktidar partisinden değilse mali kaynak aktarılmaz. Yerinden yönetim derken, Türkiye’de il meclisi seçilir ama hiçbir yaptırımı, işlevi yoktur, bürokratik yapıdır. İl meclislerine yetki verilmesi gerekir. Kent konseyi adıyla kurulmuş kuruluşlar var. Bütün bu kurumlar yerellerde etkin olsun, diyoruz. Halkın oylarıyla gelenler yönetsin istiyoruz. Vali ve kaymakamlar o yerelde seçilsinler. Bölge meclisleri de öneriyoruz. Esprisi de şudur: Coğrafi olarak sayısı 7 olan bölgeleri arttıralım. Bütün bir Karadeniz değil de Orta, Doğu ve Batı Karadeniz olsun. Tarihsel-kültürel hafzalar vardır, örneğin Akdeniz’de Burdur-Isparta-Antalya bir hafzadır. Bu hafzada bir bölge yönetimi, seçilmiş bir meclis olursa, bu bölgenin ekonomik- kültürel ihtiyaçlarına cevap verecek projeler geliştirir. Zaten bu bölgede Antalya güçlü bir merkezdir, Burdur ve Isparta’yı da bölgesel olarak geliştirecek bir politikayı izler. Bunun neresi bölücülük? Cumhurbaşkanı gidiyor, Ordu-Giresun havalimanı yapıyor. Biz Ordu-Giresun- Trabzon bir bölge olsun, kendi imkanlarını geliştirsinler dediğimiz zaman bu bölücülük oluyor. Bütün bu önerdiklerimizin amacı yerelde yaşayan insanların demokrasiye daha güçlü katılımıdır. Bizim özerk yönetimler dediğimiz mesele esas itibariyle budur.”

Açıklamalarını “Türkiye’ye yeni bir idari yapı öneriyoruz” olarak özetleyen Oluç, Türkiye’de son aylarda yaşanan karşıtlık ve çatışmaları da bu perspektiften yorumluyor: “Cumhurbaşkanı ne öneriyor? Tayyip Erdoğan’la kavgamız esas budur: ‘Yetkileri merkeze toplayalım, herkes bana gelsin’ diyor, tek kişi yönetimi istiyor. Başkanlık sistemi diye önerdiği Amerika’daki gibi güçler dengesinin olduğu bir sistem değildir, onu ortadan kaldıran, her şeyi kendisine isteyen bir sistemdir. Biz ‘bütün yetkileri merkeze toplamayacağız, merkezdeki yetkileri yerele dağıtalım’ diyoruz.

“Devlet içinde bir mutabakat sağlanmıştır, başı Tayyip Erdoğan’dır. Kendi iktidarını sürdürebilmek için, kendi iktidarını en fazla zorlayan ve onu başkan olmaktan alıkoyan HDP’ye karşı tüm devlet kurumlarıyla bir saldırı başlatmıştır. Daha evvel de devletin güvenlik politikalarının öne geçtiği, saldırının olduğu, çatışmaların büyütüldüğü, zulmün, baskının, işkencenin olduğu dönemler oldu, şimdi bu yeniden uygulanıyor ve sanılıyordu bunlar yapılarak HDP geriletilebilir, Kürt halkının siyasi tercihleri değiştirilebilir. Bütün bu politikalar yıllardır, defalarca uygulanmış politikalardır. Ne oldu? Ortada ne Tansu Çiller ne Doğan Güreş ne Mehmet Ağar kaldı.” — Saruhan Oluç

Davutoğlu’nun kürsülerde halka yalan-yanlış şeyler anlattığını öne süren Saruhan Oluç, Başbakan’ın insicamını kaybettiğini ve konuşmalarda saçmaladığını belirtiyor. İnsicam “düzgünlük, tutarlık, bağdaşım” anlamına geliyor ve Saruhan Oluç burada, Davutoğlu’nun son günlerdeki “gaf”larına bir referans veriyor.

6–8 Eylül 2015'te HDP binalarına Türkiye genelinde gerçekleşen saldırılar esnasında Antalya’da neler olduğuna da değiniyor Saruhan Oluç. Alanya, Manavgat ve Side’de 50'ye yakın Kürt işverene ait işyerimim yakıldığını, bunlardan birisinin içinde turist olan bir lokanta olduğunu söyleyerek ekliyor: “Tüm görüntüler savcılığın elinde ancak ortada tutuklanmış kimse yok. Bu saldırıları yaparlarken ellerinde liste vardı, güvenlik güçleri herhangi bir şekilde bunları engellemedi. Yakılan yerler hep hedefli yakılmış.”

CHP milletvekili Niyazi Kara, 7 Haziran’dan önceki önseçimlerde Deniz Baykal’ı geçmişti. “Halkın önüne demokrasi konduğununda bu halkın onun nasıl işleyebileceğini görmüş olduk” diyen Kara, “1. sıraya biz geçmedik, halkın iradesi geldi” diyor.

HDP’nin ardından, Antalya’da CHP 1. sıra milletvekili adayı ve mevcut vekil Doktor Niyazi Kara ile görüşüyoruz. 6–8 Eylül saldırıları hakkında Kara, Kürtlerin haricinde Alevilerin ve CHP’lilerin işyerlerine de saldırılar olduğunu ekliyor.

Erdoğan’la görüşmesinden kaynaklı Deniz Baykal’a gösterilen tepkileri sorduğumuz Kara, “Hepimiz için eleştirel bakan olabilir. Ülkenin zorlandığı kritik zamanlarda görev alabilecek siyasi tecrübeleri olması itibariyle devlet adamı olarak öne çıkabilir.” tespitinde bulunuyor ancak bu söylediklerinin, görüşmesini onayladığı anlamına gelmediğini de ekliyor.

“78 milyonla koalisyon kurmak istiyoruz. CHP, barışın ve özgürlüğün teminatıdır.” — Niyazi Kara

1 Kasım seçimleri yaklaşırken, seçimin nabzını tuttuğumuz bu 3 kentin önceki seçimlerdeki oy oranlarını 140journos seçim sonuçları haritasından karşılaştırabilir; mevcut milletvekili profillerini 140journos TBMM haritasından inceleyebilirsiniz.

--

--

140journos

140journos, türkiye’yi anlamak için orijinal belgesel videolar, nitelikli araştırmalar ve görsel hikayeler üreten bir yeni medya yayıncısı.